Türkiye’de son yıllarda giderek artan ve Merkez Bankası başlığı altında tartışılan enflasyon sorun olmaya devam ediyor. Enflasyonda kırılmanın başladığı süreç, Eylül 2021’de Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki faiz indirimleri oldu. Mayıs 2023’te seçimler yapıldı, ardından ekonomi yönetimi değişti. Merkez Bankası’nın hem bakanı hem de başkanı değişti ve yol ayrımına gelindi. Bu süreçlerde dikkatleri üzerine çeken bir medya kümesinde bugün uzun süredir tartışılan enflasyon-faiz istikrarına ilişkin bir yazı öne çıktı.
Pandemi patlak verdiğinde dünyada enflasyonun yükseleceği anlaşılmıştı. Talep birikimi, arz sorunları, gelişmiş ülkelerin mali dengelerindeki sorunlar, vatandaşlara yapılan yardımlar, kısaca “kara kuğular” gibi birçok unsur vücut buldu.
2020 sonunda kendini göstermeye başlayan enflasyonla birlikte Naci Ağbal’ın atandığı TCMB faiz oranlarını artırmaya başladı. Ağbal yönetimi 4 ay sürdü. Bu manşetin ertesi günü görevden alındı, eski milletvekili Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu yerine getirildi.
Yıl Aralık 2021. Faizler yüzde 14’e düştü, enflasyon yüzde 36’ya çıktı. Ağball ile birlikte göreve başlayan Lütfi Elvan, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından affedildi ve yerine Nureddin Nebati getirildi.
Piyasa ve Merkez Bankası birbirinden ayrıldı. Bu ayrılığın etkileri 2023’te hala örtülmeye çalışılıyor. Bu süreçte vatandaşların ve iş dünyasının başının çaresine baktığı süreçlere dair çok şey konuşuldu. Serbest piyasa ekonomisinde “para birimi” etik olarak olumlu görülmedi.
Mayıs 2023’te seçimler yapıldı. Siyasi sonuç değişmese de “ekonomide” bir sorun olduğu kabul edildi. Ekonomi için sonuç artık değişmişti.
Görevi Yıldırım’a devreden Nabati “ah” derken, görevi alan Yıldırım düşünceli davrandı. “Akıllı” olacaklarını söyledi ve hikayemiz yine değişti.
Mehmet Şimşek’in değerli söyleşisinin ardından eski Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, şimdiki TCMB Başkan Yardımcılarından Prof. Dr. Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler, Dr. Mehmet Akif Soysal’ın yazısı dikkat çekti.
Köşe yazısı olduğu için en çok dikkat çeken kısımlar vatandaşın empati kurduğu kısım oldu.
Bunu önemli bir soru takip etti: “Peki bu kurtarıcı öğretmen ailesinin kayıp parası nerede?”
Negatif reel faizin iki sonucu olarak sistemin tasarruf edeni cezalandırırken, borç alana mükafat verdiği ifade edildi: “Ailenin sistem zoruyla kaybettiği alım gücü öğretmenin “hak” kapsamına girmiyor mu? “?
Görünüşe göre bazı dengelerde Mehmet Şimşek’in dediği gibi değişim için “geçiş sürecindeyiz”. Bu ortamda en büyük iş Merkez Bankasına düşüyor.